Etiketler seni yanıltır. Etiketlerin arkasında kalan insanı gör. İnsanların gözlerine bak, sözlerine, kartvizitlerine, onlar hakkında söylenenlere değil. Bugün seni en çok yoranı, üzeni sen de başkalarına yapma. Yalana değil, gerçeğe, insana bak. Bazen bir bakış, bazen bir dokunuş. Ben, herkesi koşulsuz kucaklıyorum. Herkes ben, ben herkesim.
Hiçbirimiz aptal değiliz, hiçbirimiz saf değiliz. Sadece bazen susuyoruz, bazen görmezden geliyoruz, bazen içimizde eziyoruz. Belki kırmamak, belki kaybetmemek, belki de başka önerimiz olmadığı için. Kırıp dökenlerin, umursamadan ezip geçenlerin ya da sessizliğimize kananların unuttuğu bir şey var. Her insan bir yere kadar eğilebilir, dayanabilir, susabilir. Kaçarken duvarla karşılaşan kedi bile, en son noktada döner, şişinir ve tırnaklarını çıkarır, belki de ilk kez cesaretle saldırır. O yüzden kimse kendini kurnaz sanmasın, kimse kimse kimseyi zavallı ya da çaresiz görmesin, cepte bilmesin. Gerçek bir ahmaklıktır bu. Her şeyden önce ne Allah, ne evren gözden kaçırmaz. Hiçbir şey hiç kimsenin yanında kar kalmaz. Eken, en sonunda ektiğini biçer. Kısa günün karları, garibin sırtından kazanılan ya da aldatılan sevgili. Er ya da geç olması gereken olur ve ilahi adalet, kusursuz düzen yerini bulur.
Ne kadar güçlü olursa olsun, her kadın; ne kadar önemsiz olduğunu ifade ederse etsin yine her kadın; sırtını yaslayabileceği, güvenebileceği onu taşıyabilecek bir erkek ister. Düştüğünde onu kaldıracak, çekip çevirecek, arkasında sapasağlam duracak. Kadın ne kadar aksini söylerse söylesin, annelik yapacağı bir eş istemez.
Kim sana başarısız diyebilir ki? Sen inandıklarını yaşarken, hamurunu işlerken, gülümserken, huzurluyken, yüzünde renk varken kim sana başarısız diyebilir ki? Dese de ne olur ki? Başkalarının biçtiği kaftanı giymek için kendinden vazgeçenler arasında olmamaktan daha değerli ne olabilir ki? Bir de üzerine sevebilmeyi ve sevilebilmeyi koyduysan daha ne olsun.
Yıllardır görüşmediğin biriyle karşılaşırsın, öpersin, sarılırsın bir kaç dakika sonra da “hadi görüşürüz” diyerek ayrılırsın. Hatta telefon, adres sormadan da, görüşürüz diyerek ayrılırsın. Herhalde bir gün hepimiz aynı yere gideceğiz diye düşünmenin bir yansıması bu.
Bilirim herkes yalnızdır ama kaçar durur bu gerçeğinden. Günün sonunda iki kişi de girse yatağa, uykuya dalarken yalnızlığınla yüzleşirsin. Ki bu kötü değildir. Bozkır kurdu sever yalnızlığını. Kalabalık, gürültü, zaman öldüren can çekişmeler sıkar canını
Kopmak, gitmek, dönmemek. Her şeyi silip, yerle bir etmek, köprüleri yakıp, geçmişimde nefes alan tüm 'ben' leri tuzla buz etmek. Sonra duruyorum. Zaten her soluğum yeni bir ben. Geçmişim yok. Yarınım yok. Kendi gölgelerimin gölgesinde nefes almak işkence. Yaşamının Güneş'iyken, mum olmak nedendir? Soluk almaktan yoruluyorum. Toplarınızla, tüfeklerinizle, bol sıfırlı kağıttan mabetlerinizle, süslü oyuncaklarınızla yarattığınız dünya, benim dünyam değil.
Yaşadıklarımızdan değil, yaşayamadıklarımızdan pişman oluyoruz. Yarını garanti sanıp erteliyoruz, yapmak istediklerimizi içimizde saklıyoruz; sonra bakıyoruz geç kalmışız. Elbette ki yanlış kararlarım olacak, elbette ki duvara çarpacağım. Ama inan bana, kendin olarak, yüreğinle yaşadıklarında ödeyeceğin hiçbir bedel, bastırdıklarınla, içinde tuttuklarınla yaşadığın başka hayatlardaki bedellerden daha ağır olmayacak. Yarın değil, şimdi.
Bazen çok çalışkan oluyorsun, bazen tembel, bazen çok titiz, çok entelektüel. Kişiliğin sürekli oradan oraya geçiyor. Bunun sonu yok ki! İstikrarsızlığın sebebi büyük arayış! Yalnız kalıp düşündüğünde cevapları buluyorsun ama gel gör ki hayata geçirirken bir bakıyorsun çuvallamışsın. Çünkü sen yalnız yaşıyorsun. Bir toplumun minicik bir hücresi'sin.
Er ya da geç iyilik kazanır. Er ya da geç temiz yürekler huzura kavuşur. Er ya da geç adalet yerini bulur. İyisi mi neysen ‘O’ ol. Sana yalan söyleyene,iftira edene kızma. Yalan da iftira da döner dolaşır sahibini bulur. İlahi adalet şaşmaz.
Temel açlığımız: Sevgi. Aşkla sevgi arasındaki fark: Bir çiçeğe bakarsın, onu hayranlıkla izlersin, çiçek açar, büyür, gelişir, ölmeye başlar, ölür, yeniden doğar. Sen onu hayranlıkla izlemeye devam edersin. Kokusunu içine çekersin. Buna aşk diyelim. Çiçeğin suyunu verirsin yapraklarını budarsın vitaminlerini koyarsın, ona şarkılar dinletirsin, daha fazla çiçek açmasını beklersin, sana daha fazlasını sunmasını istersin. Bu da sevgidir. Sevgi emek ister, sevgi özen ister.
Aynaya baktığında başka birini görmek istemiyorsan kendin gibi ol.
Bazı insanları her zaman, bütün insanları da bazen kandırabilirsiniz; ama bütün insanları her zaman kandıramazsınız.
Başka ulusları özgürlüklerinden edenler er geç kendileri de özgürlüklerinden olurlar.
Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız söyleyeyim; Annemdir.
Demokrasi, halkın halk tarafından halk için idaresidir.
Diplomasi, insanları kendilerini gördükleri gibi tarif edebilmektir.
Bir ülke, yarı köle yarı özgür insanlardan oluşursa yaşayamaz.
Başkalarının hürriyetlerini tanımayanlar, hürriyete layık değildir.