Aşk diye bişey yaşıyorum. Ne tek taraflı demeye dilim var, ne de karşılıklı olduğuna ispatım…
Akla kara ayrılsın diyedir bu ölümüne sevgi tekliflerimiz, yoksa biz hangi yürek kaç para eder taaa baştan biliriz. Kantara vuruyorsak sevgilinin aşkını, yalanını kendi görsün diyedir.
Aşıklar kibirli olur demiş şair. Sevdiklerini fethedilmiş bir kale gibi görmeye kalkarlar. Bense hayat boyu susmaya razıyım, o kibri gözlerinde görmektense.
Derler ki, aşk da unutulurmuş her şey gibi. Hem de yaşanıp bittikten, soğuyup küllendikten sonra değil, tam da dolu dizgin devam ederken unutulurmuş aşk.
En zoru da; yüreğinde söyleyemeyeceğin sözlerin kalmasıdır...
Binlerce kelime, onlarca hikâye var boğazımda düğümlenmiş. Susuyorum konuşmam gereken yerlerde; dilimi tutamıyorum ne zaman susmam gerekse. Anlatacak çok şeyim olsa da, emin değilim anlaşılmak istediğimden.
Haddini aşmamak, kalp kırmamaktır edep... Dedikodudan, haksızlıktan ve ithamdan uzak durmaktır edep.. Eyvallah kelimesi üzerine kafa yormaktır.. Bilmediğin konuda susmak, bildiğin konuda ahkâm kesmemektir edep. İnsan ayrımı yapmamaktır. Aşırılığa gitmemektir.
Boş zamanlarında ya da yalnız kaldıklarında kendilerini kanatan insanlar vardır. Elleri, dizleri, yürekleri görünmez yara bantlarıyla, sargılarla kaplıdır. O görünmez yaraları görebilmek için, onlardan biri olmak gerekir…
Aşk sonradan gelmez hiçbir zaman. Varsa vardır, o kadar.
Baykuş; kanarya beslermiş amcalar, teyzeler. Kumruları sever, kartalları över, güvercinleri uçurur, kargaları kovar, papağanları konuştururlarmış. Oysa çocuk baykuşları severmiş. Uğursuz kuş o. İsmini anma, damına çağırma dermiş teyzeler, amcalar. Uğursuz kuşmuş baykuş; gece gördüğü, geceyi gördüğü için.
Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen hiç ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.
Başkalarının ne dediğini kafamıza takmaktan, hep ama hep başkalarını dinlemekten, kendi yüreğimizin fısıltısını duyamıyoruz.
Her hakiki aşk, umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milat demektir. Şayet aşktan önce ve aşktan sonra aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir!
Bir yere ulaşmadan, ulaşmayı dahi amaçlamadan, sırf gidebilmenin güzelliği için yollara düşebilir misiniz?
Evrendeki her cisim, ne kadar albenisiz ya da ehemmiyetsiz görünürse görünsün, bir başka şeye yanıt olsun diye yaratılmıştı. Derdin olduğu yerde deva da vardı, üstelik şaşırtıcı yakınlıkta. Mesele görebilmekti.
Ey kendisinde kaybolmuş kişi! Bilmezsin, bedenin sana mezar olmuş, nefsini tanımadıkça, nefsin seni gömer olmuş.
Her insan huzur verir. Kimileri gelince, kimileri gidince.
Aşkın hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur; başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde; ya da dışındasındır, hasretinde…