Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa, sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki.
Birer birer, seve seve çıktığım aşk basamaklarını; onar onar, söve söve iniyorum şimdi!
Ne zaman bu şehirden kaçıp gitme isteği gelse, bir köşeye oturup geçmesini bekliyorum. Gidersem dönmem çünkü biliyorum…
Aslında Bütün İnsanları Sevebilirdim, Sevmeye Senden Başlamasaydım...
İçin yanarken üşümek, Yüreğin kan ağlarken gülmek, Özleyip de sevdiğini görememek.. İşte aşk bu olsa gerek !
Gitmek istiyorsa, bırakacaksın.. gitsin ! Aklı seninle olmayanın bedeni yanında olsun ister misin ?
İçin yanarken üşümek, Yüreğin kan ağlarken gülmek, Özleyip de sevdiğini görememek.. İşte aşk bu olsa gerek !
Ömür dediğin üç gündür; dün geldi geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür; o da bugündür.
Seni seviyorum demek değil ki marifet, Önemli olan o kelimenin tüm sorumluluklarını alabilmek.
Körfezdeki dalgın suya bir bak; göreceksin Nato' nun kablosu durmakta derinde.
Hem ben sana bir şey söyleyeyim mi: Ben aslında seni görmek filan değil, düpedüz seni istiyorum.
Kaşı babam kaşı demeye kadar, mahmut başar kardeş, kazı babam kazı, kaşlarını.
Ülkenin, farklı şehirleriydik. ben sürgün yeri, sen başkent. İlk isyan hep sende başlardı. Cezasını çekmek hep bana kalırdı.
Hani iftar vaktine yakın susar ya insan,yokluğun o denli yakıyor beni.Söyle ne. zaman okunur bu ezan, bir yudum su gibi özledim.
Nasıl ki delik bir ayakkabıyı tamir ettirdiğinizde, yalnızca bir miktar ömrünü uzatmış olursanız; delik bir aşkı onarmaya kalkıştığınızda da, asla eskisi gibi olmayacaktır.
Kan yasası bu insanın: Üzümden şarap yapacaksın, çakmak taşından ateş, ve öpücüklerden insan!
Sen değildin görüş günü telörgüden görünen, boncuklarla işlediğim sûretindi o senin; Gölgenin güneşe nisbeti, leylim.