Hasret kapımda nöbetler tutuyor... Sevgilim uzak bir şehirde gözlerim onu arıyor... Bir kuş olup gitsem aşsam şu enginleri varsam senin yanına öpsem doyasıya koklasam…
Eğer gökyüzü bir parça kağıt, deniz bir şişe mürekkep olsaydı yine de sana olan duygularımı yazmaya yetmezdi.
Geceleri uyuyamıyorum. Uykumun bu rüyayı bölmesinden korkuyorum. Düşlerimin sensiz kalacağından, kabusların çevrelediği hayatımın etmediğimiz bir usturayla geceyi doğramasından korkuyorum.
Aslında onun karşısındayken konuşmak istemezsin. Çünkü o an susmak, gözlerine doya doya bakmak için en büyük fırsattır.
Asla aşk acısı çeken birine aşık olmayın; Çünkü o kişi yaralıdır ve yara bandı olarakta sizi kullanır.
Aşk ateşten bir parçadır; önce ruhunu aydınlatır, sonra bedenini ısıtır.. Ama illaki yakar benliğini kavurur.
Aşkın gözyaşları ıslatırken sevgilinin omzunu, neden bu kadar geç kaldığını sorar aşk meleği.
Ah sevda bahçemin tutsak çiçeği.. Ben seni oraya hapsettim. Seni hapsettim kırık bir aşk şarkısı eşliğinde. Hüzne buladım seni. Deniz meltemlerini okşayan saçlarını hapsettim kalbimin kıvrımlarına. Ordasın artık. Oradasın ve ne kadar olman gerekiyorsa.
Adını aynalara yazamadım sinirden kırarım diye adını duvarlara yazamadım zalimin biri boyar diye adını kalbime bile yazamadım ben ölünce organlarım bağışlanırda sen başkasının olursun diye.. Aşkım seni seviyorum!
Seni ah seni.. Çıkmaz sokaklara hapsettiğim gülüşünü, dağlara savurduğum gülüşünü, duvarları boyadığım gülüşünü, derbeder ruhlara nakşettiğim gülüşünü, bileğime morfinlerle damıttığım gülüşünü, çiçeklerle yarıştırdığım gülüşünü, amber kokulu gülüşünü.. Ve seni… Beni kör kuyulardan sonsuz dehlizlerden çıkaran seni seviyorum!
Biliyordum, seni seviyorum derken yeni bir alfabe keşfettiğimi, kimsenin okuma yazma bilmediği bir kentte..
Bir insan aşık olunca; kıskanır, bağırır, kısıtlar, hesap sorar, sahiplenir. Ama anlayana işte.
Ağırdır aşklarım her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz, her şey olur da şu kalbim, bir tek sensiz olamaz.
Eskiden karanlıktan korkar yağmurdan ürperirdim. Şimdi karanlıklar sırdaşım yağmurlar gözyaşım oldu..
Bazı aşklar okyanus gibidir. Görmesende sonunun bir yerde bittiği ni bilirsin, şimdi okyanuslar bile kıskanır sana olan sevgimi, görmesemde biliyorum sonunu sonsuza dek bitmeyecek.
İranlı bir şair der ki: “Aşka uçarsan kanadın yanar.” Mevlana der ki: “Aşka uçmadıktan sonra kanat neye yarar?” Yunus Emre de derki: “Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar?”
Varlığınla başlayan bir günün yokluğunla bitmesine alışamadım... Aklımda olduğunun yarısı kadar yanımda olsaydın hiç sensiz kalmazdım...
Artık günlerim günlerden uzun, gecelerim gecelerden yalnız. Seni sevdiğimden bu yana her acıyı tattım, Her çileyi gördüm hayatın her cilvesine alıştım. Yalnız senin yokluğuna alışamadım. Şimdi anlıyorum acıdan, hasretten, gözyaşından başka hiçbir şey vermemişsin bana yıkılan hayallerime, yok olan geçmişime, kaybolan geleceğime oturup ağladım çocuklar gibi..
Aşık olupta onun acısını çekene sorun aşk nedir? diye, aşkı boş sözlerle tarif edemezsiniz! Kalbin acı çekiyorsa anlarsın ancak aşkı..
Adını aynalara yazamadım sinirden kırarım diye, adını duvarlara yazamadım zalimin biri boyar diye, adını kalbime bile yazamadım ben ölünce organlarım bağışlanır da sen başkasının olursun diye…