Sevdiğin insanları kaybetmeye alıştığın zaman, hayatı önemsememeye başlıyorsun.
Bilir misin ne zordur severek yaşamak. Ona benimsin deyip sarılamamak. Ne zordur hep yakın hissedip aslında ondan uzak olmak.
Sensiz bir sabah ezanı daha okundu. Sanırsın ki benim için sela verdiler.
Umutsuzluğu ihraç eden birçok ülkenin herhangi bir şehrinde bıraktım seni, inzivaya çekilmiş bu hikayenin hüzün dolu tetiğini çoktan çektim, seni öldüreli çok oldu.
Kusura bakma demene gerek yoktu giderken. Sana bile bakmaya kıyamazken, kusuruna nasıl bakayım.
Terk eden kişinin, gittiği yerde aradığını bulamayınca dönüp özledim demesi; özlediğinden değil, eşek gibi pişman olduğundandır.
Her ne kadar bu hayatta hep yalnız kalmış olsak ta, sevdiğimiz bizi sırtımızdan vursa da, yıkılmayız ve hep ayaktayız. Her darbede yıkılmak değil zorluklar karşısında ayakta kalabilmektir yaşamak. Unutmayın ki ağaçlar ayakta ölür.
Hayat. Beni istediğin kadar üz. Şükrümden bir parça bile eksiltmeyeceksin. Nasılsa üzüntüm gibi sende bir gün biteceksin.
Ay ağlıyor sevip te kavuşamayanlar için. Yıldızlar şarkı söylüyor sevip te sevilmeyenler için, bende ağlıyorum sevip te kavuşamadığım aşkım için.
Ben küçücük bir bebektim sen kocaman bir sevda. Ben senin ellerinde büyüdüm sen benim yüreğimde.
Kal dersem kalırsın biliyorum. Ama kal dersem, kalmanın anlamı kalmaz.
Yıllar geçer o benim hep yanımda olur derdim, hiç gitmez ellerimi bırakmaz derdim, beni unutsa da adımı ve gözlerimi asla derdim, meğer varlığımı bile hiçe saymış.
Sensiz geçen zaman bana zehir oldu, senin yokluğun benim sonum oldu. Güneş doğmaz, günler geçmez oldu, anladım ki bu yaşam sensiz geçmez oldu ay yüzlüm.
O kadar yoruldum ki artık hayattan, yoldan geçen bir taksiyi çevirip; Uzaklaşan hayallerimi takip et diyesim var.
Niçin yağmur yağıyor, neyi ıslatmak istiyor acaba? Bahçe desen ıslak, cadde desen ıslak, ıslatmak istediği gözlerimse eğer, boş ver onlar zaten ıslak.
Bu şehirden her gidişinde şehri sanki ben uğurluyorum sen benden gideli çok oldu ama ben sana hala el sallıyorum.
Gerçekten inanıp sevseydin beni böyle sabahları bekler miydim hiç? Çoktan yanımda olurdun çoktan, gece üç beş nöbetlerine dikmezdin beni. Sensiz kaldığım ilk günden beri içimde bir umut vuslata dair.
Hanımefendi, beni hatırladınız mı? Bir süre önce solunuzdan düşürmüştünüz.
Bir gün beni nasıl paslı bir makasla nasıl da derinden budayıp gittiğini fark ettim. Yeni bir filiz veremeyecek kadar derindi kesip attıkların. Sensizlikle oluşmuş hastalığıma senin bile çare olamayacağını benim için artık çok gecikildiğini anladım.
Kime beni üzüyorsun desem, üzüyorsam konuşma benimle diyor. Biri de demiyor ki bundan sonra üzmeyeceğim.