Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not: Dünya beş para etmiyor.
Hani derdin ya ‘yeryüzündeki hiç bir varlık beni senden ayırmaz’ diye, ya çok merak ediyorum yeni sevgilin uzaylı mı?
Kırgınlığım lunaparkta unutulmuş bir çocuğun nefreti kadar, sorun atlıkarıncalar değil, arkamdan dönüp duran dönme dolaplar.
İstersem çare, istemezsem bahane bulurum. Sen rahat ol…
İnsanlar da fotoğraflar gibi; ne kadar büyütürsen, o kadar düşüyor kalitesi...
Kendini beğenmiş insanları severim. Hiç kimsenin beğenmediği bir şeyi beğenmek, ayrıcalıktır.
Laf sokma kapak olursun, yalvarma köpek olursun, delikanlı ol belki yanımda yer bulursun...
Ne kralına giderim, ne alayına... Bi durum varsa kralı da gelir ayağıma alayı da...
Bu laflar sana kapak olsun, fena oturttum helal olsun, tipin yok ki şeklin olsun, hadi canım yolun açık olsun...
Güzel olduğun kadar küstah ol, fark etmez... Hatta güzel olduğun kadar mal da olabilirsin, sorun değil... Güzelsin sonuçta...
Ben kimseye beni sevsin diye soytarılık yapmam… Ya sever bildiği gibi, ya gider geldiği gibi...
Susmak kabullenmek değildir, anlayabilene en iyi cevaptır...
Çok şükür benim kafam bozuk, bazıları gibi kanı bozuk değilim.
Aşk bir elma şekerine benzer, yersin yersin en sonunda sana kazığı kalır...
Ben hep gitmişimdir, kiminin ”hoşuna” kiminin ”zoruna”...
İki dakika adam ol desem kaç dakikam kaldı diye soracak insanlar var...
Hayatımdaki “Geri Dönüşüm Kutusu” hiç açılmaz benim... Tek bildiğim, bir kerede sildiğim.
Giden gitmiştir, gittiği gün bitmiştir... Ben gideni değil, giden beni kaybetmiştir...