O gecenin karanlığında, güneşin ışığında, suyun damlasında, selin coşkusunda kimi zaman yanımdasın, kimi zaman rüyamda ama hep aklımdasın sakın unutma...
Merhaba özlenmesi en güzel insan; özümde özlediğim, gözümde tüten, gülünce beni güldüren yüz, duyduğumda en mutlu olduğum ses... Seni çok özledim...
Bir bulut gibidir benim kalbim, başka yüreklerle çarpışır yağmur yağdırır ve bu yağmurda sadece vazgeçemediklerim ıslanır... Şimdi dokun saçlarına mutlaka ıslaktır...
Bir gülün peşinde koşanlar çiğnedikleri kır çiçeklerinin farkına varmazlar...
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü işte ellerimde al diyebilseydim, anlardın ve hiç gitmezdin değil mi bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim...
Şimdi daha iyi anlıyorum ki nefes almak değilmiş yaşamak, ateşlerde yanmak gibi bir şey severken bile sensiz olmak...
Sana olan sevgim; bedenimdeki kanların hepsi bedenimi terk edince ve ben ölünce bitecektir...
Yüreğim umulmayan yaralarla baş edemezken, bir tatlı aşk gülüşü özledi gözlerim ve sen hangi alemde hangi düşlerde isen gel, çünkü gülüşünü çok özledim...
Bak arkadaş seviyorsan şunları bil. Uzaktır gidemezsin, yakındır istediğini yapamazsın, güzeldir erişilmezdir, sevdalısındır dürüstçe anlamazdır, tek istediğin yalnız kalmaktır onu bile çok görürler seni anlamazlar, sen bence ne yap biliyormusun arkadaş yeter ki sev, tek taraflı olsa bile ebedi sev, sev ki güller utansın kuşlar kıskansın ama onu sev...
Çarşıda kaybolan çocuğun elinde soğuyan anne sıcaklığı hızıyla ayrıldın benden, oysa ben çay bardağında bırakılan dudak payı kadar bile ayrı kalamam senden...
Hatırlamak gönül dağındaki gül kadar güzel ise , unutulmak hüzün dağındaki diken kadar acıdır...
Usandım yeşermemiş umutsuz bahçeyi beklemekten, usandım tarla kuşunun sesinden, usandım bu yürekten, kendimden. Usandım durup durup seni özlemekten...
Bir gün anlarsın hayal kurmayı, beklemeyi, ümit etmeyi, lanet edersin yaşadığına. Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın, seni sevdiğimi işte o gün anlarsın...
Şafak kaç askerim, ekmeğim aşım, helalim. Sen nöbette beklerken ben yolunu gözlerim, hasretin zor Memedim...
Bütün kadehlerimi hep sana adıyorum, hep senin için bu bir bir boşalan şişeler. Umutsuzluğum, sarhoşluğum senin eserin, senin yüzünden bu delicesine içmeler...
Hasretim rengine siyah mı desem, ağarmak bilmiyor sonsuz geceler. Ya gülerdim ya da ölürdüm görsem, acep yarda nasıl bensiz geceler...
Gül gül demiş bülbül güle, gül gülmedi gitti. Bülbül güle, gül bülbüle yar olmadı gitti...
Sen, solgun baharlardaki mavi yağmurum, akşam kızıllığında yorgun gölgem, kış ayazında yaz güneşimsin. Bulutlardaki saklı düşlerim, her günün sonunda özlediğimsin. Yüzün kadar temizdir kalbin, hangi sevgi alabilir yerini.Yokluğun yağmura yazı yazmak kadar zor, sensizlik ölüm kadar acı…
Sen hiç ölümün gölgesinde ölümü yaşadın mı, bir garibin elinden tutupta ölüme rest çektin mi, sen cilalı parlak yerlerde gezerken ben parçalanmış vucudumla hapishane köşelerinde güneşin doğuşunu bekliyordum...
Gelecekse beklenen beklemek güzeldir. Özleyecekse özlenen özlemek güzeldir. Sevecekse sevilen işte o her şeye bedeldir...